6 Nisan 2014 Pazar

4. SEZONA BAŞLARKEN GAME OF THRONES-2

Bir önceki postta -ki buradan ulaşabilirsiniz- 4. sezon öncesi Westeros'un daha güneyde kalan topraklarındaki durumu özet geçmiştim. Bu sefer ise Sur'un ötesi de dahil olmak üzere kuzeyi anlatmayı planlıyorum, zira hikayede çok önemli rolü olan ve olabilecek karakterlerin bir çoğu bu sezon kuzeyde.
Stannis'in asıl dinlemesi gereken Davos; ama nerde?
İlk bahsedeceğim, kuzeyli olmayan, hatta orayla kısa zamana kadar pek ilgisi bile olmayan; ancak Sur'dan gelen haberleri alınca yolunu Kral Toprakları'ndan kuzeye, Sur'a çeviren Stannis Baratheon ve ordusu, bunlara kendisi bir ordu gücünde Kırmızı Kadın'ı ve sadakatine ve düşünme şekline hayran olduğum Davos'u ekleyince, hiç de azımsanmayacak bir kuvvet teşkil ediyorlar. Geçen sezon biterken Stannis daha yeni kuzeye doğru yola çıkmaya karar vermişti ve gelişini ne zaman görebiliriz, pek belli değil; ama onun gelişinin kuzeyde dengeleri değiştireceği kesin. Stannis'in kendisine bir parantez açarsak seride sevip sevmediğimden emin olamadığım karakterler arasında, bunu mesela Varys'de de yaşıyorum; ama Varys çok komplike bir karakter, bir yere kadar nerede ne yapacağı belli olmuyor; Stannis ise tam tersi, seride kendi kurallarını belirlemiş ve bunlara neredeyse tam bir kesinlikle uyan tek karakter. Başkalarına sevimli veya daha korkutucu görünmek için eylemlerini değiştirmiyor, doğru bildiği ne varsa onu yapıyor, bu da Game of Thrones'un o belirsiz atmosferine biraz ters düşüyor, aslında şu ana kadar yaşayabilmesi bile mucize olabilir düşününce; ama oynamakta olduğu role devam ediyor, önemli olan da o.
Mance ile ilgili ilginç bir anekdot; kendisi boş zamanlarında Aberforth Dumbledore
Diğer bir önemli olay da Mance Rayder'in Sur'a kadar dayanmış olması. Mance Rayder bize geçen sezon tanıtılsa da kendisini pek görememiştik. Aslında çok daha derinlikli ve yine ne tam iyi, ne de tam kötü diyebileceğimiz bir karakter. Bir yandan Nöbet'e sırtını dönmüş ve yabanıllara katılmaya karar vermiş; ama şu an Sur'a dayanmasının güneylilerle bir ilgisi yok, o da kendi halkını (ki o kadar yabanılı kendi hükmü altında toplamak inanılmaz bir iş kitaba göre) Ak Gezenlerden korumak istiyor. Fakat bu düşüncesi Nöbet'in kurulma amacına aykırı; yani yine çatışması bol bir sezon izleyecek gibiyiz.
You know nothing Jon Snow diye diye aşağılıyorlar çocuğu, olmuyor!
Sur denince akla ilk gelecek isim de tabii ki Jon Snow. 5 kitabı da okuduktan sonra Game of Thrones'ta en sevdiğim karakterin kendisi olduğuna karar verdim. Gerçi ilk kitaplardan beri seviyoruz, sayıyoruz kendisini; ama Game of Thrones'un hataya aman göstermeyen, acımasız atmosferinde o iyi ve düzgün duruşunu bozmadan; ama gerektiğinde sertleşip, zor kararları verebilen biri haline dönüştü. İkilemler yaşamıyor mu, tabii ki yaşıyor; ancak mesela Robb'un aksine en önemli şeyi göz ardı etmiyor (Robb'u da sever, sayardık; ama yapmaması gereken bir hatanın nelere mâl olduğunu biliyoruz). Yani Jon Snow herkesin biraz acımayla, biraz da küçümseyerek baktığı Ned Strark'ın gayrı-meşru oğlundan, etrafındakileri yönetebilecek konumda, başkalarının saygı duyduğu bir insan hâline geldi ve bu dönüşüm Robb'un gene bir oğlandan krala dönüşmesinden daha sağlam temellerle gerçekleşti.
Bir de Jon Snow'la ilgili spoiler olmayan, gerçekliği de kanıtlanmayan; ama çok yaygın bir fan teorisi var ki, "ben her şeyi diziyi izleyip öğrenmek istiyorum" diyenler okumasın; ama kitaplarda geçmediği için bence rahat olunabilir. Bu teori de Jon'un kitapta ve dizide geçtiği gibi Ned Stark'ın gayrı-meşru oğlu olmadığı ve aslında Rhegar Targeryan'ın ve Lyanna Stark'ın çocuğu olduğu teorisi. Bu öyle bir tahmin ki özellikle kitapları düşününce insan bunun doğruluğuna hemen inanabiliyor. Elimizde bunun işaretlerini veren bir çok şey var çünkü, Lyanna'nın Ned onu kurtarmaya gittiğinde ölmesi ve Ned'e ölmeden önce bir söz verdirtmesi; Ned'in herkes tarafından çok onurlu bir insan olarak bilinmesine rağmen, gayrı-meşru bir çocuğunun olmasının imkansızlığı; Jon'un annesinin adının dizide hiç geçmemesi(kitapta geçiyor; ama gerçekliğinden herkes şüpheli); en son olarak da Lyanna'nın tutulduğu yerin başında kralın nöbetçilerinden üçünün beklemesi ki Rhegar'ın kendi karısının bile başında bu kadar adam yok normalde. Eğer böyleyse, Jon'un zaten önemli olan rolünün ilerideki kitaplarda daha da artması ve zaten azımsanmayacak sayıda olan taht adaylarına eklenmesi ihtimali var. Diğer bir akla yakın teori de Jon'un Lightbringer olması ihtimali; ama o hem çoğunlukla kitaplarda bahsedildiği ve dizide şu ana kadar pek geçmediği için, hem de çok ayrıntılı hatılamadığım için başka zamana diyorum.
Uzak geleceği bırakıp, bu sezonu düşünürsek de Sur'a Mance Rayder dayanmış vaziyette, Lord Kumandan'ın da ölü olduğu gerçeğiyle birlikte bu sezon Jon'a düşecek sorumluluk eskisinden kat be kat fazla.
Kuzeyde bahsetmediğim tek bir karakter kaldı; o da hikayesinin nereye uzayacağı tamamen tahmin edilemez olan Bran Stark. Bran geçen sezon kardeşiyle Kışyarı'ndan kaçıp, onunla da ayrıldıktan sonra, Jojen ve Meera ile tanışıp, Sur'un kuzeyine doğru yol almaya başlamıştı. Bu arada kendisinin bir warg olduğunu, yani istediğinde ulu kurdu Summer'ın derisine girebildiğini öğrenmiştik. Hatta serideki nihai amacı Bran'i taşımak ve kendi ismini tekrarlamak olan Hodor'un bile derisine girmişti. Bu sezonda da Bran'in diğer karakterlerden farklı olan spiritüel yolculuğu devam edecek gibi; ama yolun sonunda ne olur, spekülasyonlar dışında bilemeyeceğimiz bir mesele bu.
Game of Thrones'un yeni sezonuna 12 saatten az kalmışken kuzeyin son durumu da böyle, bütün underdoglar buraya toplanmış; ama herhangi birisinin dönüşü muhteşem olabilir, benim oyum Jon'a tabii ki; ama iş bitirici özellikleri nedeniyle Davos'a da dikkat edin derim. Üşengeçlikte bir dünua markası olduğum için de Daenerys  a.k.a. Khaleesi'miz hakkında yazmayabilirim; ama onun zaten olayı hep aynı, ben ejderhayım, ben zincirkıranım, kraliçe olacam ben diye etrafa söylenip, sonra bütün sezonu çölde geçirmek. Son olarak da trailer verip gideyim ben, olur da birileri okur ve bu böyle değildi, şöyleydi diyen olursa yorum kısmımız ardına kadar açık efendim:)
Cities in Dust çok yakışmamış mı trailera, olayın tam özünü yansıtıyor, serinin sonunda taş taş üstünde kalmayabilir çünkü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder