26 Haziran 2013 Çarşamba

SLIPPERY SLOPE WIMBLEDON!




Daha ilk gününde Rafael Nadal'ın elenmesiyle sarsıcı bir başlangıç yapan Wimbledon 2013 art arda gelen sakatlık ve çekilmelerle bu sene ilginç bir hal almaya başladı.

İlk turun en büyük sürprizine imza atan Darcis, çekildiğini açıklayarak biz RaFan'ların 'MADEM ÇEKİLECEKTİN NİYE NADAL'I ELEDİN BE ADAMM!!' diye iç pöykürmesine sebebiyet vermek suretiyle furyanın perdesini aralamış oldu.

Daha sonra sakatlanarak da olsa ilk tur maçını kazanan, turnuva geleceğini az çok tahmin ettiğimiz Azarenka çekildi.

Tsonga, Gulbis maçında 2-1 gerideyken daha fazla devam edemeyerek çekildi.

Isner ve Cilic de turnuvadan 'kayan' isimler arasında kendilerine yer bulmuşlar.

Sharapova da çığlıkdaşı Azarenka gibi düşe-kalka maçı tamamlasa da dünya 131 numarasına elenmekten kurtulamıyor. Maç sonu 'rakibim de aynı zeminde oynadı' diyerek 'mazeret arkasına sığınmıyorum imajı'nın da dibine vurmuş :p

Stephens sağlık molası aldığı maçı kazanarak yola devam edebilenler arasına adını yazdırıyor. Mahut de sağlık molası alanlardan ancak yenilmekten kurtulamıyor.

Shvedova omuz sakatlığından dolayı çekilmiş. Stepanek de maça devam edemeyen bir başka isim.

Wozniacki de sakatlanıp maç esnasında tedavi olup efendi efendi yenilmiş.



Zemin konusunda büyük soru işaretleri var. Benzer bir durum İstanbul'da olsa ne olurdu düşünemiyorum. Grand Slam, gelenek, adı var diye yani..








Gelenek demişken Wimbledon yetkilileri Federer'den ayakkabısını değiştirmesini istemişler. Altı turuncu diye.. Abartmasınlar artık, zaten 'Sensation White' takılıyor herkes.











Sağkalım oranının oldukça düşük olduğu bir turnuva. Finale çıkmak için sağ kalmak ilk şart.

Sağlıcakla kalın efenim.


24 Haziran 2013 Pazartesi

WIMBLEDON'A BAŞLARKEN

Yılın tenis için en güzel zamanı, üç grand slamin sultanı Wimbledon'a gelmiş bulunmaktayız. Hatta ben bu giriş yazısını yazarken ilk gün bitmek üzere ve ilk sürprizler yaşandı bile. Kuraları ise buradan ve şuradan görebiliyoruz. Erkeklerin kurası da ilk başta büyük şaşkınlığa yol açtı; çünkü Federer, Murray ve Nadal aynı yarıya düşmüşlerdi ve çeyrek finalde bir Federer- Nadal eşleşmesi görebilirdik. Ne yazık ki (aslında hiç üzülmüyorum) Nadal geçen yıla yakın bir sürprizle Belçikalı rakibine 3 sette elendi ve beklentileri düşürdü. Roland Garros'u kazandıktan iki hafta sonraki bu yenilgi büyük bir şok ve Nadal'ın buna nasıl cevap vereceği de ayrı bir merak konusu.


Federer ve Murray ise rahat maçlar çıkarıp ikinci tura yükseldiler. Geçen yılın şampiyonu ünvanıyla Merkez Kort'un açılış maçını oynayan ekselansları Federer ter atmaya gelmiş gibiydi. 1 saat 9 dakikada, yani Nadal maçının ilk seti kadar bir sürede maçı bitirdi. Federer Wimbledon'u ne kadar sevse de bu yıl en büyük favori olduğunu düşünmüyorum; çünkü her ne kadar hala üst düzey tenis oynasa da arkasından gelen jenerasyon daha hızlı bir tenis oynuyor ve bunun etkilerini açıkça görebiliyoruz. Yine de Federer ve Wimbledon birbirine yakışan iki isim ve geçen yıl da çoğunluğun düşüncesinin aksine Federer buradan bir zafer çıkarmayı başarmıştı, hem de Djokovic ve Murray'i art arda yenerek, şimdi neden olmasın diyebiliriz. Ayrıca sezon başından beri ilk kupasını çim kort turnuvası Halle'de alması da Wimbledon için pozitif bir gösterge.


Murray cephesi biraz daha farklı. İskoç tenisçi yıla fena başlamadı, Avustralya Açık'ta final oynadıktan sonra Miami'yi de kazandi; ancak toprak sezonu istediği gibi gitmedi ve sakatlığından ötürü Roland Garros'u kaçırıp, o zamanlarda twitterdan bol bol gevezelik yaptı. sonrasında ise çim kort sezonuna iyi başladı ve Queens Cup'ı kazandı. Murray geçen yıl Wimbledon finalinde kötü bir yenilgi yaşamıştı ve kupa töreninde göz yaşlarını tutamamıştı. O, "I'm gonna try this, but it's not gonna be easy" derken İskoç tenisçiye sempatiyle bakmayan kalmamıştır eminim. Sonrasında da aynı zeminde oynanan olimpiyatları kazanıp, çim kortta güven tazelemişti.

                            

Djokovic de fena gitmeyen sezonun üstüne, ilk dörde göre daha kolay bir kura çekti ve iki yıl önce kazandığı kupa için tekrar avantajlı bir durumda. Kadın tenisiyle çok fazla ilgim olmamasına rağmen favoriyi belirlemek zor değil: muhteşem bir sezon geçiren ve yaşına rağmen çok çok üstün bir oyun oynayan Serena Williams.

Wimbledon öncesi erkeklerde favorilerin durumu böyle. Sürprizle başlayan turnuva iki hafta sonra ne şeklide bitecek, bu yılın kazananları kim olacak hep birlikte göreceğiz; ama kişisel olarak isteğim tabii ki Federer'in 7 Wimbledon zaferi üstüne bir tanesini daha koyması ve geçen yılki ünvanını koruması.

ŞAKA GİBİ BİR WIMBLEDON DAHA! - RAFA-



Gerçekten şaka gibi..

Nadal'ın 7 ay ara vermeden önceki son maçı olan Rosol mağlubiyeti akıllarda. google'a Nadal yazınca Rosol resimleri çıkıyor hala..Bu yıl da müthiş geri dönüşten sonra 'Wimbledon'da finale çıksa direkt 2. oluyor oh oh kaybedecek puanı yok' derken ŞOK! ilk turda dünya 135. Darcis'e 7-5/7-5/6-4'lük 3 sette elendi!






Kurasının zorluğundan, Djokovic'in bir tarafa, Murray-Federer-Nadal'ın bir tarafa düştüğünden bahsederken lafları ağzımıza tıkayıp ilk turdan elendi.

Seneye de Darcis resimleri arasından Rafa görsellerine ulaşmaya didiniriz artık!

Sağolsun her sene adını duyuramamış bir tenisçiyi kafamıza kazıyor.

İstatistiksel zımbırtıyı duygusal olarak kaldırabilecek durumda olanlara: Nadal ilk kez bir grand slam'e ilk turda veda ediyor. Bu alanda Björn Borg'la birlikte 2 isimdi. Borg artık tek. Bu adamın da değişik bir laneti var. Rekorları egale edilebilir ama kırmak çok zor. BORG LANETİ!

Diziyle ilgili gelen sorulara 'dizim hakkında konuşursam bahane üretmiş olurum.' diyerek rakibinin başarısını gölgelemekten de kaçınmış bizim tevazu abidemiz.

Maç sonu imza dağıtmış, Darcis'le beraber falan... İşte bunları gördükçe daha da kahroluyorum!


Umarım 2 yıllık Wimbledon kabusu seneye sona erer.







"Sometimes you play well and have the chance to win," ... "and sometimes you play worse and lose. That's all. At the end, it's not a tragedy, it's the sport.''


23 Haziran 2013 Pazar

Dimitrov, Djokovic'in İzinden


Bak sen baby federer'e!

 Hadi Djokovic'e alıştık da 
Dimitrov'un -kendisinden kaç yaş büyük bi de- sevgilisinin taklidini yapması..!!




15 Haziran 2013 Cumartesi

Monfils- Incredible!!

Halle Open Haas - Monfils maçından.
Ne yazık ki puanı alamıyor. İlk setini kazandığı maçı da..


Ah Monfils... bi de puan olsa şu vuruşlar  adın 'Hot Shot Monfils' olurdu 

13 Haziran 2013 Perşembe

O-LA-MAZ!! MONFILS!




Gael Monfils Wimbledon'dan çekildiğini açıklamış. tam anlamıyla yıkıldım. Uzun zamandır eğlenceli ve zevkli oyun stilinden zaten mahrumduk. Fransa Açık'ta önemli düzeyde maçlar oynayarak özlemimizi biraz olsun dindirmişti. Ama Halle Open'da yaptığı açıklamalara göre Wimbledon'dan kişisel nedenlerle çakilmiş. niye çekilmiş acaba? Çok merak ettim. Daha yeni dönmüştü oysaki :(

Tuttuğum tenisçinin elimde kalması gibi bi durum var maalesef. Nadal, Del potro, ve Monfils..

Umarım bir an önce Nike'lı Prince'li kabarık saçlı eğlenceli eski günlerine döner.



9 Haziran 2013 Pazar

Roland Garros 2013-Final



Geçen yıl yarı finalde karşılaşan ikili bu sene finalde karşı karşıya geliyorlar. İstatistikler doğrultusunda sonucu belli bir maçtı ancak Ferrer'den daha uzun sürebilecek bir mücadele bekliyordum. Yine de mücadelenin hakkını verdi.





Maç seyir zevki açısından malesef tatmin edici değildi. Özellikle de o enfes Djokovic-Nadal yarı finalinden sonra..

Güzel rallyler, güzel puanlar izledik ama izlemeyen de çok şey kaçırmadı.

Nadal turnuva boyunca gösterdiği reaksiyonlarla beni şaşırttı. Bugün de. Normalde sadece 'vamos'layan, yumruğunu sıkan; kaybettiği sayılarda fazla reaksiyon vermeyen Rafa, ellerini başının arasına almaya, kendine kızmaya hatta elini alnına vurmaya başlamış!




Nadal'ın sakatlık sonrası servisleri ve backhand paralelleri çok etkli. Sıkıştığı anlarda ace'e başvurabilecek kadar. Ancak çok daha fazla basit hata yapıyor gibi.


Maça damgasını vuran olay ise protestolar oldu. Bir protestocu elinde meşaleyle korta daldı. Protestolar çocuk haklarıyla ilgiliymiş.




Leonardo Dicaprio da final maçını seyredenler arasındaydı.




Her iki tenisçi açısından da duygusal bir maç oldu. Ferrer'in ilk grand slam finali, Nadal'ın en iyi ve hatta inanılmaz derecede iyi sakatlık dönüşü senaryosu.




Nadal 8. Silahşörler Kupasını Usain Bolt'un elinden aldı





ve her yıl olduğu gibi aynı pozu vermeyi ihmal etmedi :)





Bir grand slam'i n çok kazanan tenisçi olarak tarihe geçti. 27 yaşında gerçek bir efsane. Eğer sakatlık problemi yaşamazsa bu rekoru geliştirecek gibi görünüyor :)





Çocuklarla




King of Clay








8 Haziran 2013 Cumartesi

Roland Garros 2013 Erkekler Finali RAFA vs. FERRU


Yarı finalde beklenildiği şekilde Tsonga'yı eleyen David Ferrer ve yarı finalde inanılmaz-müthiş-dehşet-korkunç-harika bir maçla Djokovic'i elemeyi başaran Rafael Nadal.. Fransa'da İspanyolların finali...

David Ferrer açısından oldukça önemli ve duygusal bir maç. Tecrübeli tenisçi daha önce hiçbir grand slam'e bu kadar yaklaşmamıştı. Şimdi en iyi olduğu kortta -toprak kortta- o kortun en iyi oyuncusuna karşı -toprak kralına karşı- büyük bir mücadele verecek.

Şimdiye kadarki karşılaşmalarında ve son zamanlardaki karşılaşmalardaki istatistiklerde üstün olan taraf Nadal. Özellikle Ferrer'in mental zayıflığı-gücü sorgulanıyor. Bu eleştirilerden oldukça sıkılmış olacak ki Madrid Open maç sonu basın toplantısında Rafa karşısında 3. setteki oyununun düşüşüyle ilgili mental gücüyle alakalı sorularda mental olarak zayıf olduğunu düşünmediğini söyledi.


Ayrıca Tsonga yarı finali sonrası röpotajda 'vücuduma iyi bakıyorum, yaşım ilerledikçe edindiğim tecrübelerimi korta yansıtıyorum' diyerek kendine güvenini dile getirdi.

Nadal içinse söylenecek o kadar çok şey var ki... Duygusal anlamda onun için de oldukça değerli bir maç.
Bundan birkaç ay önce RG'nin bir hayalden, bir umuttan ibaret olduğunu yazarken şimdi en güçlü adayı olması inanılmaz bir şey...


7 ay gibi bir süre eline raket almamış olup katıldığı ilk GS'de finale çıkmak, şampiyon adayı olmak... Bunun da ötesinde yarı finalde Djokovic'e karşı verdiği 5 setlik müthiş bir mücadele var ki zihinsel bir zaferdir aynı zamanda. Monte Carlo'da yenilmesine rağmen bu 5 setlik zor mücadeleyi sonuna kadar kovalaması, kazanması müthiş.






Bir başka olası muhteşem duygu 8. Roland Garros zaferinin getireceği rekor duygusu olacak. Nadal'ın dönüşünde 'bana fiziksel kuvvet, özgüven veren; kariyerimi zirveye ulaştıran her şeyi özledim' demeçleri verdiği sakatlığın ardından böylesi muhteşem bir rekorda toprağı gözyaşlarıyla nemlendirmesi oldukça muhtemel.


Çok heyecanlı, çok zevkli, çok duygusal bir final bizleri bekliyor..

Hatırlatalım: Rafael Nadal geçen sene de -muhtemelen sakatlığı dolayısıyla- erken veda ettiği Halle Open'dan çekildiğini açıkladı. Yoğun birkaç ay geçirdiğini ve doktorunun tavsiyesi üzerine bu kararı aldığını söyledi. E bi yüreğimize indi tabi ama umarım Wimbledon'da kendini affettirecek :)



ikilinin romantik ve duygusal olduğu kadar eğlenceli anları da mevcut :)

7 Haziran 2013 Cuma

ROLAND GARROS 2013 ERKEKLER YARI FİNALİ/ DJOKOVIC-NADAL





 En akılda kalıcı yarı finaller listesinde üst sıralara tırmanabilecek, müthiş bir maçtı.

Her çeşit puanın-puan kaybının yaşandığı, bir çok kırılma noktasını içinde barındıran, çok kez farklı taraflar için 'buradan bu maçı vermez-döndüremez artık' dediğimiz, hop oturup hop kalktığımız, sonunda djokovic'in hayal kırıklığı yaşadığı ve toprak kralının 7 aylık sakatlığı hiçe sayıp 'hala kral benim' dediği mükemmel bir maç..









İlk sete çok iyi başlayan taraf Djokovic olsa da set ortalarına doğru Nadal ağırlığını ortaya koydu ve 6-4'le ilk seti hanesine yazdırdı.
İkinci setteyse etkin olan taraf Djokovic'ti. kazandığı servis avantajını kaybetmedi ve 6-3'le seti alarak durumu 1-1'e getirdi.








Yaşadığı küçük sakatlık daha sonraki setlerde etkilemesin diye mi bilinmez 3. sette Djokovic oyunu çok zorlamadı, Nadal da affetmedi. 6-1.











































4. set oldukça mücadeleli geçti. son anda servis kıran Nadal maça 2 puan uzaklıktayken bir anda servisini kırdırarak büyük bir şaşkınlık yaşadı ve bu şaşkınlığı da tie-break'te üstünden atamadı. Djokovic maçı final setine taşıdı.



Final setinde tie-break oynanmıyor. Daha setin başında servis kıran Djokovic maçı kazanmaya oldukça yakın görünüyordu. 'god mode on' tenisinde ağrılarından eser yoktu!

Ancak Rafael Nadal servisini geri almayı başardı ve tüm oyunlarda Djokovic'i maçta kalmak için servis atmak zorunda bıraktı. Hata yapanın yandığı final seti 7-9'la Rafa'nın olurken toprak kralı VAM8S'lamaya çok çok yakın artık.




Maçın kırılma anlarından biri Novak Djookovic'in smacından sonra fileye değmesi oldu. Nadal'ın servis oyununda avantaja getirecekken puan Nadal'ın hanesine yazıldı. Burada Nadal'ın ispiyonculuğu adeta fışkırmış. Zor durumdasın tamam da puan da Nole'nin hakkıydı aslında. 'örtmeniiem o yaptıı' tavırları olmamış :(




Başka bir kırılma noktası. Djokovic'in yönlendirdiği rallyde Nadal'ın tweener'ından sonra Djokovic'in epic bir şekilde kaçırdığı smacı görüyoruz. Oldukça şanssız bir an.




Sıradaki Nadal'dan.. Yetişememesi gereken topa muhteşem forehand winner!



Maç içinde 'hot shot' olabilecek şahane vuruşlar vardı.
Nadal'ın üst üste inanılmaz 2 backhand winner attığı, djokovic'in  inanılmaz smaçlar kaçırdığı, Nadal'ın 'nanik' yapan müthiş spinli topları, Djokovic'in toprağa gömülecek şiddetteki forehandleri, bu seviyedeki bir tenis maçında çok ender görülebilecek file puanı, süre ikazı ve ceza puanı.. Gerçekten izlemeyen çok şey kaçırdı.

Nadal'ın da ace konusunda kariyer rekoru kırdığından şüpheleniyorum. 7'den fazla ace attı sanırım. istatistiğe kavuşunca güncellerim.
Eee.. Djokovic korkusu adama böyle ace attırır işte :)




5 Haziran 2013 Çarşamba

Roland Garros 2013 Yarı Final Eşleşmeleri- Erkekler




Erkekler yarı final eşleşmeleri

Ferrer-Tsonga

Djokovic-Nadal 'erken final'






Şu dörtlü arasında Federer'i görmemek gerçekten ilginç. Tsonga'ya yenilmesi çok şaşırttı. Hem de 3 sette.
Uzun tatil yaramadı Federer'e sanırım. Ya da Wimbledon'a saklıyor kendini.
Ya da ben çok iyimserim?





Tsonga'nın yarı finaldeki rakibi Ferrer, toprakta güçlü ve slamsiz tecrübeli bir tenisçi. Arzulu ve sağlam oyunuyla Tsonga'yı eleyecek gibi. Ama deli oğlanın da ne yapacağı belli olmaz.



Diğer yarı final eşleşmesi Djokovic-Nadal adeta bir erken final. VAM8S'lamak isteyen Nadal, kariyer slam'inin peşinden koşan tarzan Djokovic'e karşı.




Nadal çeyrekte Wawrinka karşısından rahat skorlarla yarı finale çıktı. Açıkçası Wawi biraz şaşırttı beni. Sonuçtan gayet memnunum tabi de.. Ama bir set, bir tie-break bir şeyler bekliyordum. 4. turda 5 setlik bir maç oynamasının da bunda etkisi olabilir tabi.

Djokovic ise yaşlı alman kurdu Tommy Haas'ı eleyerek yarı finale çıktı. Haas çok başa baş bir mücadele sergiledi. Haas'ın basit hataları ve Djokovic'in atletik-genç oluşu maçın sonucunu belirlese de Haas'ın hakettiği sonuç bu değildi. (taraflı bakış, duygusal bakış)





Djokovic maç sonu pöykürmeyi de ihmal etmedi sağolsun. 35 yaşında adam var karşında az edepli, az saygılı ol!

 Djokovic'in özgüveni yerinde. Monte Carlo'da Nadal'a karşı kupayı almak onu çok keyiflendirmiş mental olarak. Formuna da güveniyor maç sonu açıklamalarından anladığımız kadarıyla: '5 set de olsa o maçı kazanmak istiyorum'


Djokovic-Haas maçını seyredenler arasında Leonardo Dicaprio da vardı. Acaba neden Philippe Chatrier değil de Suzanne Lenglen'deydi :(



Roland Garros 2013 Yarı Final Eşleşmeleri- Kadınlar

Roland Garros kadınlarda yarı final eşleşmeleri belli oldu.

Azarenka - Sharapova 'bir çığlık senfonisi'

Errani - S.Williams 'orantısız güç kullanımı'


Errani'nin Radwanska'yı elemesi çok sürpriz sayılmasa da rahatlıkla beklenen bir sonuç değildi.  Errani burayı seviyor.
Çİftlerde de Roberta Vinci'yle yola devam ettiğini hatırlatalım.







Yarı finaldeki S. Williams-Errani eşleşmesinin beklenen sonucu iki tenisçinin fotoğraflarını yan yana koyduğumuzda kendini ele veriyor zaten. Bakalım sonuç ne olacak.












Azarenka çeyrek finalde Schiavone'yi eleyerek yükseldi. Özellikle ilk seti 'kıran kırana' geçen mücadelede Schiavone beklediğim direnci göstermedi.

Sharapova çeyrekte Jelena Jankovic'e karşı ilk set bagel yiyerek bizleri şaşırtsa da diğer 2 seti kazanarak yarı finale adını yazdırdı. Burda Jankovic'in oyunu da alkışı hakediyor.






Azarenka-Sharapova maçı kulaklarda vuvuzela etkisi yapabilir. dikkatli olmak lazım. TV'nin ses ayarlarını makul seviyelere indirecek bir maç. Sonunu kestirmek güç ama pes eden taraf olmayacak.


4 Haziran 2013 Salı

SEMPATİK RAIKKONEN

Normalde bu konulu bir yazıyı sevgili blogdaşım dağdeviren'in yazması gerekirdi ama kendisi sorumluluk sahibi bir öğrenci olduğundan biraz meşgul yılın bu zamanlarında. Neyse kendisinin de affına sığınarak aşağıdaki videoyu paylaşıyorum.


Bir Rai-sever değilim. Sevenler de Raikkonen'i sempatik diye sevmez mesela. Soğuktur, buz adamdır, belki yakışıklıdır, karizmatiktir, cooldur, tarzı vardır.. Ancak sempatiklik başka bir şey ve tam da Rai'nin Finlandiyalı genleriyle ters düşüyor.
Ama işte bu videoda 'i have no idea' derkenki birkaç saniyede adam resmen sempatik.Yüzündeki o şaşkın ifadeyle, balıkçıyla sohbetiyle bildiğin sempatik yani. (onun için fazla sempatik)
Bu kelimeyi Rai için söyleyeceğim aklımın ucundan geçmezdi :)

Neyse Kimi'cim haydin selametle.. Yolun açık olsun. Lewis'e de yol veriver.