24 Haziran 2013 Pazartesi

WIMBLEDON'A BAŞLARKEN

Yılın tenis için en güzel zamanı, üç grand slamin sultanı Wimbledon'a gelmiş bulunmaktayız. Hatta ben bu giriş yazısını yazarken ilk gün bitmek üzere ve ilk sürprizler yaşandı bile. Kuraları ise buradan ve şuradan görebiliyoruz. Erkeklerin kurası da ilk başta büyük şaşkınlığa yol açtı; çünkü Federer, Murray ve Nadal aynı yarıya düşmüşlerdi ve çeyrek finalde bir Federer- Nadal eşleşmesi görebilirdik. Ne yazık ki (aslında hiç üzülmüyorum) Nadal geçen yıla yakın bir sürprizle Belçikalı rakibine 3 sette elendi ve beklentileri düşürdü. Roland Garros'u kazandıktan iki hafta sonraki bu yenilgi büyük bir şok ve Nadal'ın buna nasıl cevap vereceği de ayrı bir merak konusu.


Federer ve Murray ise rahat maçlar çıkarıp ikinci tura yükseldiler. Geçen yılın şampiyonu ünvanıyla Merkez Kort'un açılış maçını oynayan ekselansları Federer ter atmaya gelmiş gibiydi. 1 saat 9 dakikada, yani Nadal maçının ilk seti kadar bir sürede maçı bitirdi. Federer Wimbledon'u ne kadar sevse de bu yıl en büyük favori olduğunu düşünmüyorum; çünkü her ne kadar hala üst düzey tenis oynasa da arkasından gelen jenerasyon daha hızlı bir tenis oynuyor ve bunun etkilerini açıkça görebiliyoruz. Yine de Federer ve Wimbledon birbirine yakışan iki isim ve geçen yıl da çoğunluğun düşüncesinin aksine Federer buradan bir zafer çıkarmayı başarmıştı, hem de Djokovic ve Murray'i art arda yenerek, şimdi neden olmasın diyebiliriz. Ayrıca sezon başından beri ilk kupasını çim kort turnuvası Halle'de alması da Wimbledon için pozitif bir gösterge.


Murray cephesi biraz daha farklı. İskoç tenisçi yıla fena başlamadı, Avustralya Açık'ta final oynadıktan sonra Miami'yi de kazandi; ancak toprak sezonu istediği gibi gitmedi ve sakatlığından ötürü Roland Garros'u kaçırıp, o zamanlarda twitterdan bol bol gevezelik yaptı. sonrasında ise çim kort sezonuna iyi başladı ve Queens Cup'ı kazandı. Murray geçen yıl Wimbledon finalinde kötü bir yenilgi yaşamıştı ve kupa töreninde göz yaşlarını tutamamıştı. O, "I'm gonna try this, but it's not gonna be easy" derken İskoç tenisçiye sempatiyle bakmayan kalmamıştır eminim. Sonrasında da aynı zeminde oynanan olimpiyatları kazanıp, çim kortta güven tazelemişti.

                            

Djokovic de fena gitmeyen sezonun üstüne, ilk dörde göre daha kolay bir kura çekti ve iki yıl önce kazandığı kupa için tekrar avantajlı bir durumda. Kadın tenisiyle çok fazla ilgim olmamasına rağmen favoriyi belirlemek zor değil: muhteşem bir sezon geçiren ve yaşına rağmen çok çok üstün bir oyun oynayan Serena Williams.

Wimbledon öncesi erkeklerde favorilerin durumu böyle. Sürprizle başlayan turnuva iki hafta sonra ne şeklide bitecek, bu yılın kazananları kim olacak hep birlikte göreceğiz; ama kişisel olarak isteğim tabii ki Federer'in 7 Wimbledon zaferi üstüne bir tanesini daha koyması ve geçen yılki ünvanını koruması.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder