9 Mayıs 2015 Cumartesi

İstanbul'dan Federer Geçti






Bir blogcuğum vardı benim diye hatırlayıp, bu turnuva deneyimini yazmazsam ayıp olur düşüncesiyle burdayım.

Sevgili blogdaşımın da benim de bir miktar yoğunluklarımızın iyice yoğunlaştığı şu dönemde kelimeleri özenle dizmek çok kolay olamayabiliyor. Yine de ders çalışma amaçlı bulunduğum bir kütüphane ortamında bu yazıya vakit ayırma zorunluluğumu yerine getirmek istedim :)

Efenim öncelikle Federer'in İstanbul'a gelmiş olması muazzam olay. Bu adamı canlı izledikten sonra, ki nasıl bir Rafa fanı olduğumu bilirsiniz, ''Aa tv'de tenis maçı mı varmış..hmm. neyse ya..'' gibi birtakım tepkiler verebiliyorsunuz. Yarattığı tatmin duygusu öyle bir boyutta.

Şimdi şöyle en baştan alalım.. Bi kere Federer'in geleceği duyurulduktan sonra her gün biletler ne zaman satışa çıkıyor kontrollerimi yapmama rağmen final ve yarı final biletlerinin satışa çıktığını hiç görmedim. Telefonla blogdaşımı arayıp napalım çeyrek final ve hangi güne bilet alalım (şehir dışından geleceğim için daha detaylı bir program yapmamız gerekiyordu çünkü) diye kararlaştırırken çeyrek final biletleri tükenmiş bulundular. Biz de 2. turun 2 gününe bilet alıp heyecanla turnuvayı bekledik.
Ve o muhteşem gün geldiğinde yola koyulduk. Şahsen benim Konya'dan İstanbul'a gelmem İstanbul'dan tesislere ulaşımdan daha kolay. İstanbul'dan diyorum çünkü İstanbul'un rakımını nüfusunu gösteren tabelanın dışında bir yerlerde.

Ayrıca o kırmızı çift katlı otobüslere binin 5 dk yürüyün korttasınız tarifi de ne derece tam tartışılır. Bir kere en ufak bir tabela yok. Soruyoruz kimse bilmiyor. En son sırtında raketiyle bir genç kız görünce gözlerimiz parladı. Kendisi tarif etti sağolsun.

Tesisler bence küçük ve yetersiz. Yani alan çok dar ve ihtiyacı karşılamıyor. O kadar insan için kort dışında küçük otel lobisindekiler kadar koltuk yok. Etraf çimenlik yeşillik de değil ki oturup dinlenesin.

Biletler koparılmamasına, barkot okutulmasına rağmen gün boyu giriş-çıkış yapılamaması kötüydü. Perşembe günü tam korttan çıkarken çıkıp tekrar gelecekler için kaşe bastırın anonsu geçildi. Yetersiz ve tam anlamıyla ihtiyaçları karşılayamayabilecek bir tesis için bunu ilk günden farkedip uygulayabilirlerdi. Organizasyon eksikliği bence.

Kortta hakemi karşıdan gören taraftaydık. Ve o inanılmaz güneş Dimitrov'u görmemizi engelledi diyebilirim. Bu hususu seneye ayrıca dikkate alıcaz :)
Bunun yanı sıra aydınlatma direkleri birçok seyircinin, ön sıradaki o mavi barlar da komple ön 2-3 sıranın görüş açısını kapatıyordu. İlk gün en ön sırada Federer'i iki demir arasından seyrettik yer yer:(






Bana göre en can sıkıcı konulardan biri de sürekli sandalye molası olmadan içeri girmeyin anonsuna rağmen görevlilerin oyun her durduğunda akın akın insan almasıydı. Lahyani 15'i 30'u unutur ama 'lütfen oturunuz!' Türkçe öbeğini kesin seneye de hatırlayacaktır. Çok sevimli söylüyor, o ayrı ^.^

Ayrıca top toplayıcı çocuklarımız biraz koordinasyonsuzdu. Sürekli ellerinden top kaçırdılar. Bir Wimbledon ciddiyetiyle seçilmeseler de biraz eğitim şart arkadaşlar :(
Neyse çok da ahkam kesmiyim şimdi detayını bilmiyorum :)

Bir de o Federer'li gözlükleri nerden buldunuz arkadaşlar? Ben aradım onlardan bulamadım sadece şapka- tshirt vardı alanda. Elinde fazla olan varsa göndersin bana lütfen. Bakın en çok aklımda o kaldı. lütfen :(

Unutmadan Federer ilk maçında takır takır oyunları alırken 'BİRAZ YAVAŞ FEDEREERR!' diye bağırıp Federer oyun kaybetmeye başlayınca 'ŞAKA YAPTIM FEDERER!' diyen beyefendiye selamlar :)

Dimitrov gününde ise Bulgar tenisseverlerin renk kattığını söyleyebiliriz. Tabi kendileri için ulaşım daha kolay olmuştur muhtemelen diye de eklemek istiyorum.

Özetle ortamı eksik bulup çok da sevemesem de seyirciler -oyuna sonradan girip sinir bozanlar hariç- ve oyuncularıyla güzel bir turnuva deneyimi yaşadık bence ülkecek.




Sadece Federer'den bahsetmiş gibi oldum ama yazı daha fazla uzamasın diye.. Yoksa seyirci olarak diğer tenisçilere de hakkını verdik bence :) Daha çok bir seyirci olarak turnuva nasıldı yazısı olsun bu. 

''1000 euro ateşlesene quevas!"



Ekselansları da aldığı parayı kuruşu kuruşuna haketti valla helal olsun. Birkaç gün boyunca attığı İstanbul temalı twitleriyle turizm elçimiz oldu.






Ben her koşulda önümüzdeki seneyi iple çekiyorum. Lütfen azıcık bize de final-yarı final en azından çeyrek final bileti bırakın abiler ablalar...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder