Nadal açısından merakla beklenen Monte Carlo.. Gerçi ben Nadal'dan daha büyük bir heyecan ve tedirginlikle beklemiş olabilirim.
Rafa ve malum sakatlıkları.. Uzun uzun bahsettik zaten.
Bu turnuvanın öncesinde Djokovic'in de sakatlık durumu söz konusuydu. Katılıp katılmayacağını bilmediğini söyleyip durdu. maç günü katılmaya karar verdi turnuvanın favorisinin Nadal olduğunu belirterek.. (he canım he)
Çeyrek finalde 'baby Federer' Dimitrov yarı finalde Tsonga tarafından hırpalanan Nadal, yarı finali Fognini karşısında yürüyerek geçen Djokovic'e karşı.
Maç Djokovic'in servisleriyle ve servis kırmalarıyla başladı. Sette durum 5-0'ken (EVET BEŞ SIFIR!!) Nadal ilk servis oyununu alarak durumu 5-1'e getirdi. Ardından Djokovic'in servisini kırarak 5-2 yapsa da Djokovic derhal Nadal'dan servisini geri aldı ve ilk seti 6-2 kazandı.
Nadal, Djokovic'in servisini kırdığında içimizde en ufak bir ümit belirmedi sete dair. Zira Nole bir sonraki sete başlamak için önde olduğu setlerde yapar bunu. Murray'e karşı da yapmıştı geçtiğimiz yıllarda (avustralya ya da amerika açıktı. tam hatırlamıyorum) Oyunun kendi ellerinde olduğunu ezici biçimde karşısındakine hissettiriyor. Bu adam oynarken başka biri oluyor gerçekten.
2. Set Djokovic'in servisleriyle başladı. Nadal şükür uyanabilmişti. Herkes kendi servisine tutunurken Rafa durumu önce servis kırarak sonra zorlanarak da olsa kendi servisine tutunarak durumu 4-2'ye getirdi.
(hadi nadal! vamos Rafaa!! çığrışımları eşliğinde ekran karşısında hop oturup hop kalkıyoruz)
Derken Nole heyecanımızı kursağımıza düğümlüyor ve önce kendi servisini sonra da Rafa'nın servisini hanesine yazdırarak durumu 4-4'e getiriyor.
Durum 5-5'e geldiğinde -hepimizin yüreğinde şimşekler çaktırarak gökler gürleterek- Rafa bu kritik noktada servis kırıyor! 6-5!
Djokovic servisinin kırılmasına da oyun esnasında toplarının dışarı çıkmasına da aşırı reaksiyonlar verdi bu oyunda. Bu pöykürüşler, kendi kendine konuşmalar normal insalar için akli dengesini yitirme emareleri olabilir. Ama Djokovic için az sonra koparacağı fırtınaların habercisi oluyor.
Ve evet.. Djokovic gözlerini belertti!
Maç sayısında Djokovic hemen orman kaçkını kimliğine bürünerek klasik tarzanlaşma sevinciyle kendinden bir kez daha nefret ettirmeyi ihmal etmedi.
Ayrıca agresif çığlıklarının ardından Wimbledon çimlerinden sonra sanırım bu kez de MonteCarlo toprağının tadına baktı.
Kupa seremonisi klasik centilmen Rafa ve galibiyet çılgınlığını üzerinden atmış dinginleşmiş Djokovic'in karşılıklı övgüleriyle geçti.
Rafa: 'Çok iyi oynadın, tebrik ederim. Favori turnuvamı kazandın' minvalinde bir şeyler söylemiş. Sevecen gülümsemesiyle...
Djokovic:'Burayı en azından 1 kez kazanmama izin verdiğin için teşekkür ederim' demiş.
Bu cümle bana geçen seneki MonteCarlo'yu hatırlattı.
Art arda finaller kaybeden Nadal, Monte Carlo finalinde bu kez kaybetmeyince seremonide Djokovic'e ''thanks for this time'' demişti ve o an o kaybedişlerin sonuydu.
Daha sonra Roland Garros'ta da karşılaşan ikiliden galip ayrılan Rafa olmuştu. #HIS7ORY'yle
Turnuvanın en zevkli maçıydı şüphesiz. Özellikle 2. set seyir zevki yanında heyecan dozajıyla da tatmin ediciydi. HotShot da Rafa'dan ayrıca.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder